Dar gelirli bir memur kızı idim. Dört kız kardeşimle aynı odayı kullanan biriydim. İstediğim zaman istediğimi almak çok zordu. Hiç elbisem olmamıştı. Hiç pembe ayakkabım olmamıştı. Hiç pembe bir tokam olmamıştı. Ne annem bir kadın gibi yaşamış ne babam doğru düzğün bir hayat yaşamıştı. Annemi ve babamı düşünüyorum. Onlarında olmamış hep kıt kanat yaşamışlar. Babam memur olduğu için belirli bir gelirimiz vardı. Ama yinede yapacağımız şeyler sınırlı idi. ALLAH bana hayal bile kuramayacağım şeyler verdi. Yurt dışına çıktım, İstanbul’da yaşadım ve şimdi de bilgisayar kursuna gidiyorum. Hayal etmekten bile korktuğum şeyleri yapıyorum şimdi ELHAMDULİLLAH. ALLAH’ım verdiğin şeylere sonsuz şükürler olsun. Senin değerini anlayanlardan kıl beni. Bende kendi ayaklarımın üstünde durup kimseye muhtaç olmadan, kimsenin yardımı olmadan yaşayabilmek istiyorum. Artık babama ben yardım etmek istiyorum. Babamın yükünü hafifletmek istiyorum. bana güç ver ALLAH’ım. Evet güçlü bir karaktere sahibim bunu yaşadığım sıkıntılarla kazandım.
Evet parasızlık beni korkutuyor. Korkularımla beni imtihan etme ALLAH’ım. Bunun için ne babamı suluyabilirdim bunun için ne babamı. Çünkü onlar elinden geleni yapmıştı. Yemeyip yedirmişti. İçmeyip içirmişti. Halen aynı şeyi yaptıkları için kendimden utanıyorum. 32 yaşındayım ama halen kendi ayakları üstünde duramayan biriyim. Utanıyorum ALLAH'ım. Tek suçlayabildiğim şey devlet. Kendi halkına bakamayan bir devlet. Halkını ayakta uyutup onların elindeki paraya göz diken bir devlet. Aslında benim böyle düşünmem bir işe yaramıyor. Sadece düşünme özgürlüğümü kullanıyorum.